HILLSIDER 70 / HEPİMİZ BİRİMİZ, BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN… Astronomi –Astroloji- Mitoloji Kardeşliği

H70-kapak-SONKüçüktüm; uzay her zaman ilgimi çekerdi. En güçlü rüyalarım uzayın içinde geçirdiklerimdi. Dakikalarca Ay’a baktığımı hatırlıyorum.  Yıldızlarla sırdaş olduğumu da! Güneş, Ay ve gezegenler… Birlikte döndüğümüz, yakınlaşıp, uzaklaştığımız, birlikte anlam kazandığımız, var olduğumuz sistem. En büyük gerçeği bilen ve ona ulaşmak isteyen her çocuk gibi astronot olmak isterdim.

Büyüdüm; uzayla aramızdaki aşk devam ediyordu. O kusursuz düzen, sonsuzluk duygusu, bitmek tükenmek bilmeyen döngüler, yukarıdan aşağıya, soldan sağa birbirini etkileyen enerjiler… Bir yerlerde bir kelebeğin kanat çırpışı, dünyayı oynatabiliyorsa yerinden, bu sistemin başka bir anlamı daha var dedim içimden. Bizimle onlar arasında başka bir bağ daha olmalı. Astroloji öğrenmeye karar verdim.

Zodyak’ın kapısına geldim. Kapıyı çaldım, açıldı. Sonra bir kapı daha açıldı ve sonra bir kapı daha… İlerledikçe, derinleşti. Derinleştikçe anlam kazandı. Anlam kazandıkça gizemli hale geldi. Baktım daha çok kapı var açılacak. Tam o sırada da Hillsider’a bir yazı yazılacak. En azından öğrendiklerimi yazarsam daha iyi sindiririm dedim ve bazılarını sizinle paylaşmak istedim. Bir taşla iki kuş yani…

Önce Şöyle Bir Geriye Gideyim Dedim, M.Ö 15.000’lere Kadar Gittim…

İnsanoğlu işte. Bugün de, binlerce yıl önce de benzer şeyleri merak ediyormuş demek ki! Bakıyormuş gökyüzüne ve düşünüyormuş. Tabii yapılacak çok fazla şey de yok! Güneş’e, Ay’a, gezegenlere bakıp onların hareketlerini incelemişler. Gezegenlerin özelliklerini ve hareketlerini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmak da astrolojinin temelini oluşturmuş. Ve bu hareketlerin insanlara, doğaya, ülkelere etkilerini… Uzay, gökyüzü, sistemler, bilinmezlik her zaman ilgi çekici tabii. Kaçıncı yüzyıl olursa olsun. Bu konuyla ilgili ilk çalışmalar M.Ö 15.000’li yıllara kadar uzanıyor. M.Ö 3000’li yıllarda Sümerler döneminde çivi yazısıyla yazılmış belgeler mevcut. Aynı dönemlerde Mezopotamya bölgesi başta olmak üzere Mısır, Çin, Meksika, Orta Amerika ve Indus Vadisi astroloji çalışmalarının yapıldığı medeniyetlerin bazıları.

M.S 250 yıllarında ise Kildanili astrologlar ve bilgin Berossus, Yunanistan’da Kos adasında ilk astroloji okulunu kurmuşlar. Bugün Zodyak olarak bildiğimiz çembere o zamanlar Hayvanlar Çarkı deniliyormuş. Günümüzde ise Hayat Döngüsü deniyor. Yunan ve Roma Uygarlıkları’nın çalışmalarıyla astroloji şimdiki formuna kavuşmuş, yayılmış ve daha çok bilinir hale gelmiş. Tabii astroloji Yunanistan’da ilk şekillenmeye başladığı zamanlarda Zodyak‘ı yönetenler gezegenler değil, Olimpos’un mitolojik tanrı ve tanrıçalarıymış. Bu yüzden mitoloji ve astroloji birbiriyle çok yakından ilişkili. Her gezegeni açıklayan ya da ona ismini vermiş bir mitolojik kahraman mevcut. Mitolojiyi incelediğinizde bu kahramanın, o gezegenle aynı özellikleri taşıdığını ve o gezegenin yöneticisi olduğu burcun özelliklerinin de buradan ileri geldiği görülüyor. Aslında gezegenlerin astronomik bilgileriyle astrolojik özellikleri de son derece paralel gidiyor. Kısaca astrolojiyi daha yakından anlamak için mitolojiyi de, astronomiyi de biraz bilmek gerekiyor. İşte benim de en ilgimi çeken nokta bu. Astronomi, astroloji ve mitoloji kardeşliği. Hal böyle olunca ben de bu konuyu biraz ve hatta bayağı açmaya karar verdim.

Güneş ve Zeus’un oğlu Apollo

Çok tanıdık bir Tanrı değil mi Apollo? Ya da bana öyle geliyor. Apollo Güneş’i yönetirmiş. Güneşi doğuran, aktif, ışık ve yaşam enerjisi taşıyan, sanat yeteneği olan, koruyucu, iyileştirici, hayat veren ve aynı zamanda yıkıcı ve öldürücü olabilen bir tanrı. Zeus ile Karanlıklar Tanrıçasının oğlu. Yani güçlü olduğu kadar, yakıcı özellikleri olduğu genlerinden belli!

Sistemimizin merkezi, eşsiz bir öneme ve büyüklüğe sahip Güneş aslında bir yıldız olmasına rağmen astrolojide Ay ile birlikte gezegen olarak geçiyor. Yaşamsal öneminden olsa gerek burç kavramı onunla özdeşleştirilmiş. Yani kişinin haritasında güneşinin nerede olduğu, burcunu gösteriyor. Bu yüzden sanırım Güneş kişiliğimizin özünü ve ‘ben’ dediğimiz noktayı açıklıyor. Var olmak, canlılık, olma ve yaratma dürtüsü, kendini ifade etme ve tanınma ihtiyacı hepsi onunla ilgili. En bize özel, en temel özelliklerimiz, yaşam enerjimiz, olmazsa olmazımız Güneş!

 *Aslan burcunun yönetici gezegeni.

Ay ve Koruyucu Artemis

Elinde gümüş oklarıyla bir kadın tanrıça Artemis. Belki heykeli gözünüzün önüne gelmiştir. Bilinen diğer ismi Diana. Hayvanların, doğanın, çocukların koruyucusu. Ormanların kraliçesi.  Bazı kaynaklarda bakire diye geçerken, bazılarında bereket ve doğurganlık sembolü olarak geçiyor. Güçlü duyguları ve kendine has bir gizemi var.

Ay’da öyle değil mi? Ay bir uydu ama bizim için diğer bütün gezegenlerden daha önemli. Kendi ekseni ve Dünya çevresini dolaşma süresi aynı olduğundan hep aynı yüzünü gördüğümüzü biliyor muydunuz mesela? Yani bir yüzünü bize hiç göstermiyor. Hep gizemli bir tarafı var. Her gün ve her an farklı yerden farklı şekilde ortaya çıkabilen Ay, astrolojide dişi bir sembolizm içeriyor. Kadınlığın her dönenimi anlatıyor. Ay bizim gizemli, karanlık ve içsel yönümüzü, en temel duygularımızı ve duygusal ihtiyaçlarımızı temsil ediyor. Dolunay da kurt adama dönüşme efsanesi de Ay’ın bizim üzerimizdeki etkilerini, en karanlık tarafımızla kurduğu bağlantının bir ifadesi olarak çıkmış sanırım.

*Yengeç burcunun yönetici gezegeni.

Merkür  ve Yaramaz Oğlan Çocuğu Hermes

Güneş’e en yakın ve en hızlı dönen gezegeni, tanrıların en hızlısı, en hareketlisi Hermes yönetirmiş. O da Zeus’un oğlu. Topuklarında kanatlarla uçan yetenekli, kurnaz, genç bir erkek olarak tasvir edilmiş. Roma Mitolojisinde ismi Mercurius. Tanrılarla tanrılar ve tanrılarla insanlar arasında haber ve bilgi taşırmış. Ani gidiş gelişleriyle huzursuz eden, keyif kaçıran bir tarafı da olan Hermes, genellikle kendini sevdirecek zekaya, konuşkanlığa ve sevimliliğe sahipmiş.

Kişinin zihin yapısını anlamak için de astrolojide Merkür’e bakmak gerekiyor. İletişim, akıl, rasyonellik, konuşmak, merak, sürekli bilgi peşinde olmak ve bütün bunlar için de başkalarıyla bağlantı kurmak Merkür’ün özelliklerinden. Mitolojik Tanrısı Hermes’in o tat kaçıran hızlılığı tam da insan zihnini, düşünce akışını tasvir ediyor bence.

*İkizler ve Başak burcunun yönetici gezegeni.

Venüs ve Güzeller Güzeli Afrodit

Bu en parlak, en güzel gezegeni kim yönetebilir? Tabii ki Işık, Aşk, Güzellik ve Cinsellik Tanrıçası Afrodit. Kıbrıs’ta sedefin içinde doğmuş bir inci tanesi. Karaya çıktığında çok güzel bir kadına dönüşmüş. Tüm doğayı güzelleştirir, diriltir, bereketlendirirmiş. Güzelliği ve tatlı dili ile tanrıların ziyafetlerinin baş köşesine konuk edilir, kendisini sevenlere aşk, neşe, mutluluk verirmiş. Ama ona hayranlık duymayan zavallılara ise sadece acı ve ıstırap…

Venüs, güneşe en yakın 2. gezegen. Yavaş ve diğer gezegenlerin tersine dönüyor. Güneşin çevresini 224, kendi çevresini ise 243 günde dönüyor ki; bu Venüs’te bir yıl bir günden daha kısa demek! Bu güzel, inci tanesi gibi parlak ve şaşırtıcı gezegen astrolojide ilişki kurma ihtiyacını, tarzını, paylaşma eğilimini sembolize ediyor. Her türlü konuda genel olarak hoşumuza giden, bize keyif veren şeyleri açıklıyor. Beğeniler, değerler, para, keyifler, ilişkiler, aşk ve güzellik onunla ilgili.

*Boğa ve Terazi burcunun yönetici gezegeni.

Mars ve Savaş Tanrısı Ares

Kızıl gezegen Mars, Kanlı Savaşların Tanrısı Ares’in gezegeni. Zaten gezegenin rengi bile savaşı çağrıştırıyor. Halbuki kızıl renkte olmasının nedeni gezegendeki demir-çelik yoğunluğu ve üzerinde yer alan büyük sönmüş yanardağlar. Ares, körü körüne savaşın temsilcisiymiş ve her zaman akla yenilirmiş. Afrodit’le ilişkisinden oğulları Phobos (bozgun), Deimos (korku) ve kızı Harmonia doğmuş.

Savaş gezegeni Mars, astrolojide kendimizi savunma ve savaşma gücümüzü gösteriyor. En temel güdülerimizle ilgili. Hayatta kalma ihtiyacımızı, fiziksel, cinsel ve ruhsal gücümüzü, dayanıklılığımızı gösteriyor. Hareket isteği, inisiyatif kullanabilme, liderlik yapabilmek, iddialı olabilmek, kararlı hareket etmek, ileri atılmak Mars’la mümkün oluyor. Hepimizin içindeki aktif taraf.

Bu arada bilim adamlarının Mars’ın uydularına Ares’in oğullarının ismini vermesi ilginç, değil mi?

*Koç ve Akrep burcunun yönetici gezegeni.

Jüpiter  ve Tanrıların Kralı Zeus

Ve tanrıların en büyüğü, Tanrıların Tanrısı Zeus. Güneş sistemindeki en büyük gezegenin tanrısı. İyiliksever, konuksever, cömert, zordakilere ve gariplere sevgi ve saygı gösteren, böylece adalete dayanan insanca bir düzenin kurucusu ve koruyucusuymuş. Göktekilerin uyumu, yeryüzündekilerin düzeni, onun bilgeliğinden sorumluymuş.

Jüpiter gezegeni o kadar büyük ki, çekim gücü sayesinde Dünya’ya doğru gelmekte olan pek çok gökcismini kendine çekerek Dünya’yı felaketlerden koruyor. Bu özelliğiyle dünyanın şansı.  Astrolojide de Jüpiter ‘Büyük Şans’ olarak adlandırılıyor. Şans, bolluk, bereket ve servet göstergesi. Haritada nasıl ve hangi alanda şansı yakalayabileceğimizi, rahat, güvenli ve korunaklı olabileceğimizi, hayatımızda nelerin garanti altında olduğunu gösteriyor. Felsefe, din, inançlar, adalet ve kanun onunla ilgili. Tanrıların Kralı Zeus da başka bir gezegeni yönetemezmiş hani! Her açıdan birbirlerine uyumları tam.

*Yay ve Balık burcunun yönetici gezegeni.

Satürn ve Zeus’un Babası Kronos

Evet, Tanrıların Kralı Zeus’un da bir babası varmış. İsmi Yunan mitolojisinde Zaman Tanrısı Kronos… Kronos, Uranüs’ün oğlu ve Zeus’un babasıymış. Ama Kronos hırslı, hakimiyet gücünü elinde tutmak isteyen ve bunun için babasını hadım eden bir evlat. Ayrıca egemenliği sadece kendi elinde tutabilmek için bütün çocuklarını yutan bir baba. Bu saldırıdan bir tek Zeus kurtulmuş ve babasını sürgüne göndermiş. Kronos zamanla yumuşamış. Daha merhametli olmuş. İnsanlara ödül verir ama hak etmediğini düşündüklerinden geri alırmış.

Pek iç açıcı bir tanrıdan bahsetmiyoruz yani. Sistemimizin en yavaş, çekim gücü en az ve oldukça soğuk gezegenlerinden biri Satürn. Tabii tanrısı da böyle olacak! Zaten eski astrologlar Satürn gezegenini Büyük Kötülük diye tanımlar ve ölümü sembolize ettiğini düşünürlermiş.  Şimdi de benzer bir düşünce hakim Satürn ile ilgili. Ama ölümden dışında çok önemli başka noktaları da anlattığını düşünüyorlar. Aslında haritadaki ana sütun olarak kabul ediliyor. Çünkü Satürn hayatımızdaki ana sınavları, ne yoluyla olgunlaşacağımızı gösteriyor. Yaşamı ciddiye aldığımız nokta. Sorumluluk, sınırları bilmek, başkalarının sınırlarına saygı göstermekle ilgili. Hayatımızdaki döngüleri de anlatıyor.

Mitolojik olarak zamanın hükümdarı olması ve çocuklarını yemesi, zamanın bir yerinde var olan her şeyin yok olacağını da gösteriyor olabilir. Kronos’un egemenlik arzusu, zorlu hikayesi, hediyelerini hak etme zorunluluğu, hak etmediğini düşündüğüne ceza vermesi Satürn’ün astrolojik anlamını ile bire bir örtüşüyor.

*Kova ve Oğlak burcunun yönetici gezegeni.

Uranüs ve Gök Tanrısı Uranos

Kronos tarafından hadım edilen baba. Sonu hüzünlü olsa bile aslında çok güçlü bir tanrıymış. Var olan her şeyi yöneten ve ölümsüz bir tanrı. Astroloji ve Astronomi Tanrısıymış aynı zamanda.  En ilginç özelliklerinden biri diğer tanrılar gibi bir bedene sahip olmamasıymış. İnatçı, asi, huysuz. Çocuklarını kıskanarak yeraltına hapsetmiş ama Kronos onu hadım edip, diğerlerini çıkarmış.

Uranüs, binlerce yıl 7 gezegen diye kabul edilmiş güneş sistemimizin öyle olmadığını gösteren, bulunuşuyla insanlar üzerinde şok etkisi yaratan bir gezegen. En enteresan yanı da 1781 yılında William Hershel tarafından bulunduktan sadece 8 sene sonra Fransız Devrimi’nin gerçekleşmesi. Aynı ve hatta daha büyük şok etkisini yaratmaya devam etmiş olması. Uranüs astrolojide işte bu şok duygusunu anlatıyor. Sistem yıkmayı temsil ediyor. Karanlıktan aydınlığa geçişi ifade ediyor.  Uranüs’ün bulunması ile birlikte bilim çağı başladı, büyük devrimler oldu, aydınlanma ve özgürlük rüzgarları dünyayı sardı. Özgürleştiren, kalıpları kırdıran, olmaz denileni olduran gezegen. Bireyin gücünü gösteriyor.

*Yöneticisi olduğu bir gezegen yok ama Kova burcu ile ilişkili.

Neptün ve Suların Sahibi Poseidon

Denizlerin, deniz canlılarının, akarsuların dünyadaki bütün suların tanrısı Poseidon. Elinde üç çatallı yabası. O yabayla, fırtınalar, korkunç dalgalar oluşturur, dünyadaki her şeyi parçalayabilirmiş. Gücünü sudan alan bu tanrı tabii ki okyanusun derinliklerinde yaşar, yunus ve deniz atlarının çektiği arabasıyla gezermiş. Okyanusun dibinde hem bütün gücüyle var, hem de suların içinde yok gibi. İşte Neptün de zor bulunan bir gezegen. Belki Poseidon yüzündendir!

Çıplak gözle kesinlikle görülemeyen Neptün, önce 1795 yılında Lanlande tarafından bulunmuş, ancak yıldız olduğu düşünülmüş. Sonra 1846 yılında tekrar bulunuyor. Astrolojide Neptün aşkınlığı anlatıyor. Dünyevi konularda dağınıklık, konsantre bozukluğu getiriyor. Aşırıya kaçtığın yeri gösteriyor. Kendimizden kaçmak istediğimiz nokta. Bütün bağımlılıklar Neptün ile alakalı. Neptün’ün bulunduğu dönemde sanatta romantik akım başlıyor, psikanalizde önemli gelişmeler, tıpta narkoz kullanımı oluyor. Spiritüalizm, hipnotizma, mistik organizasyonlar ve sosyal bilinçlenmede radikal artış oluyor.

*Yöneticisi olduğu bir burç yok ama Balık burcu ile ilişkili.

Pluto ve Sevilmeyen Tanrı Hades

Sistemin en uzak, en küçük ve en soğuk gezegenin tanrısı, insanların ve tanrıların hiç sevmediği, sert, zalim, açgözlü Yeraltı Tanrısı Hades. Ölülere hükmeder, şölenlere katılmaz ve yer altındaki ülkesindeki sarayında karısıyla yaşarmış. İnsanlar ölünce ihtiyar kayıkçı Kharon ruhları yer altının en derin yerine götürürmüş. Hades’e gelmek kolay, dönmek zormuş!

Tek uydusu olan Pluto İkinci Dünya Savaşı yıllarında, atom bombası öncesinde bulunuyor. Uydusunun ismi Kharon.(İhtiyar Kayıkçı!) Kharon çok büyük bir uydu, Pluto ile sanki çift gezegenden oluşan bir sistem oluşturuyorlar. Pluto, astrolojide de atom bombasıyla simgeleniyor. Beni öldürmeyen güçlendirir diyor Pluto. Transformasyonu anlatıyor. Kendini arıtma, acı çekerek eskiyi bırakma ihtiyacını temsil ediyor. Ölüm, yeniden doğuş, yeraltı, cinsellik, atom bombası, mafya, terör, karanlık gibi temaları var. Hayatımın gerçek anlamını nerede bulabilirim, beni değiştirebilecek savaş ve baskı alanı neresi, hayatımı nasıl transforme edebilir, gücümü koruyabilirim sorularına bu gezegenin haritada bulunduğu alan cevap veriyor.

*Yöneticisi olduğu bir burç yok ama Akrep burcu ile ilişkili.

Bu kadar anlattıktan sonra biraz da 2013 yılında bu gezegenlerin bizim üzerimizde ne gibi etkileri olacak acaba diye merak edip, küçük bir araştırma yaptım. Sanırım gökyüzünün 2013 için en önemli mesajı önemli bir değişim döneminin başlangıcında olduğumuz. İşte böyle! Aslında bu yıl ile ilgili söylenecek çok söz var ama onu ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Daha da detaya girmeyip, tadında bırakıvereyim.

ps: Bu uzun ve zor yazıyı hazırlarken bilgisini ve ilgisini benim üzerimden eksik etmediği için sevgili hocam Astrolog Zeynep Süzmen Şen’e çok teşekkür ederim.