HILLSIDER 72 / ÜÇ..İKİ..BİR… START! AYTAÇ BİTER

h72 kapak- EN SON SONToshiba Genel Müdürü Aytaç Biter ile röportaj yapacağımı öğrenince hakkında araştırma yapmaya başladım. İş hayatı ile ilgili bilgilere ulaşacağımı beklerken, karşıma mükemmel bir sporcu çıktı. Bir pist yarışçısı. Hem de 4 kere üst üstte Türkiye Şampiyonu olmuş, Avrupa’da 3.’lük kazanmış bir yarışçı. Hem çok önemli bir iş adamı, hem çok başarılı bir sporcu…Kısaca zoru başaranlardan…

İpek Kigan : Motor sporlarına ilginiz ne zaman başladı?

Aytaç Biter: Annemin anlattığına göre çok küçükken sandalyeyi yere yatırır, bir tencere kapağını direksiyon yapıp, terlikleri ters çevirip gaz-fren pedalı yaparak otomobil kullanırmışım! Çok sonraları ehliyet alma yaşım geldiğinde, ehliyet sınavına babamın otomobilini kullanarak gidip, sınavı kazandım.  Polis memuru önce ehliyetim olmadan geldiğim için kızdı ve çok zorlayıcı bir sürüş testi yaptı. Ama kısa süre içinde sınavı yarıda kesip ‘gerek yok, ehliyetini alabilirsin’ dedi.

İş hayatımın ilk yıllarında kazandığım her kuruşu alabileceğim en yüksek performanslı araca yatırdım. Maalesef otoyollarda süratli kullanmayı çok severdim. Maalesef diyorum çünkü bunun ne kadar yanlış olduğunu bir müşterimizin ‘neden caddede hayatını riske atıyorsun, yarış pistine gitmelisin!’ diyerek beni pistlerle tanıştırması sayesinde anladım. Daha sonra çok iyi arkadaş ve hatta pistlerde rakip olduğum başarılı yarışçı Ali Gülan sayesinde otomobil sporlarına başladım.

Sadece pist yarışlarına mı katılıyorsunuz? Hiç ralli yapmayı denediniz mi?

Pist yarışlarını tercih ettim. Türkiye Şampiyonaları, Avrupa ve Dünya Şampiyonaları ile 6, 12 ve 24 saat dayanıklılık yarışlarına katıldım.

Sadece bir ralli denemesi yaptık. Türkiye’de yapılan ilk Dünya Ralli Şampiyonası’na katıldım. Ama yarış için tam bir hafta harcamak zorunda kalınca, pist yarışlarının bana daha uygun olduğuna karar verdim. Çünkü pist yarışları için sadece Cumartesi – Pazar yeterli oluyor.

Yarışırken hissettiğiniz duyguyu nasıl anlatırsınız?

Bence bağımlılık yaratan, çok keyifli bir duygu. Adrenalin mucizesi diyebilirim. Normal hayattaki her şeyi unutup farklı bir dünyada çok eğlenceli bir mücadeleye giriyorsunuz.

İhtiyacınız olan kondisyonu kazanmak için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?

Biraz yürüyüş, mümkün olduğunda masa tenisi ve esneklik kazandıracak stretching yeterli oluyor. Masa tenisi refleksleri geliştirmek için çok faydalı ama açıkçası çok zaman bulamıyorum.

Yarış pilotu olmak, iş yaşamınızda veya normal hayatınızda size ne gibi faydalar sağlıyor?

Yarışlar sayesinde stres atıyor olmak, benim için en büyük faydayı oluşturuyor. Yarış esnasında her şeyi unutuyor, yaptığınız mücadeleye tam konsantre oluyorsunuz. Yarışlar sadece iki güne sığıyor ama Pazartesi günü işe geri döndüğümde, sanki uzun bir tatilden dönmüş gibi kendimi yenilenmiş hissediyorum.

Başka hangi sporlar size benzer zevki verir?

Satranç, masa tenisi ve su sporlarından da çok keyif alıyorum ama bence en iyi yaptığınız şeye odaklanmanız ve o konuda uzmanlaşmanız daha iyi oluyor. Hepsini iyi yapmak için zaman yetmiyor. Bu nedenle satranç ve su sporlarını daha üst seviyede devam ettirmedim. Satrançta ortaokul ve lisede okul şampiyonu oldum. Hala zaman bulduğumda örneğin uzun uçuşlarda bilgisayara karşı ve boş hafta sonlarında kuvvetli rakip bulursam satranç oynarım ama günlük yoğun tempoda vakit bulamıyorum.

Su sporlarının her türlüsünü özellikle tatil yapabildiğimde denerim. 12 yaşımda İstanbul’da 10-13 yaş arası 100 metre serbest stil yüzme yarışında ikinci olmuştum. Daha sonra rakiplerim fiziksel olarak benden daha fazla gelişip, daha hızlı ilerleyince iddialı olmayı bırakmak zorunda kaldım. Su kayağı, sörf ve diğer su sporlarını her fırsatta yapmaktan hoşlanıyorum.

Hız tutkusu, hayatınızın başka alanlarında da var mı? Yaşamı baş döndürücü bir şekilde mi yaşıyorsunuz?

Evet, kendimi teknoloji meraklısı olarak da tanımlayabilirim. Bu nedenle her şeyin en hızlısını kullanmak ve yaşamın hızına göre daha yenilikçi olup zamanın önünde gitmek isterim. Yenilikleri ve trendleri doğru analiz edip, yükselen trendleri önceden tahmin etmeyi ve erkenden kullanmayı çok seviyorum. Bunu bilen arkadaşlarım araştırmak yerine ben ne kullanırsam onu tercih ediyor veya önerimi soruyor. Ben de bu durumdan hoşlanıyorum.

Normal zamanda şoför koltuğunda değil, yan koltuktayken nasıl hissedersiniz?

Yan koltuğu sevmiyorum, özellikle eşim kullanıyorsa çok karışıyorum. Başkası kullanıyorsa dışa fazla vuramadığım için dayanmak zor oluyor. Sanırım ortağım bu durumu anladı, bir yere onun aracı ile gideceksek de bana kullandırıyor.

Kontrolün sizde olmadığı anlar sizi endişelendiriyor o zaman.

Evet, yarışlarda araçtaki ekstra güvenlik öğeleri sayesinde normal hayatta alamayacağınız riskleri alma rahatlığı olduğu için çok fazla tehlike tecrübe ediyorum. Bu nedenle trafikte başkasının yanında tehlikeleri önceden sezebiliyorum ve her an kontrol edemeyeceği endişesine kapılabiliyorum. Benzer durum işte de söz konusu.

Toshiba’nın genel müdürlüğü gibi yorucu ve yoğun bir işiniz varken hobinize nasıl vakit ayırabiliyorsunuz?

Hafta sonu normal mesaisi olmayan bir işimin olması ve bu sporun hafta sonu yapılması benim için büyük şans. Ayrıca mobil teknolojiler sayesinde her yer ofis. Artık işinizin büyük bir bölümünü yapmak için, bilgiye erişmek ve iletişim kurmak için nerede olduğunuzun önemi giderek azalıyor. Toshiba 1875’te kurulmuş dünyanın en eski ve öncü teknoloji şirketlerinden biri ve ürünlerimizin çoğu bilgi teknolojileri için verimlilik araçları. Bu araçlar her yerden çalışabilmeyi sağlıyor.

Toshiba ile ne zamandan beri çalışıyorsunuz?

Firmamız Toshiba bilgisayar ve görüntü sistemlerinin 1992 senesinden bugüne Türkiye’deki tek distribütörüdür. Bu işten önce şahsi şirketimi 1985’de üniversitede öğrenciyken kurdum. Bilgisayar sektörünün mil taşları olan Commodore Kişisel Bilgisayarları ve sonra Escort Masaüstü PC ve Çevre Birimleri ile devam etmiştim.

Toshiba’ya ne gibi yenilikler, farklılıklar kazandırdınız?

Bana göre bir işte başarılı olmak için gereken en önemli unsurlar, işi sevmek ve inanmak, uzmanlaşmak, sürekli daha iyisini yapmak için çalışmak, istikrar, doğru iletişim ve iyi bir ekip olmak. Toshiba işine başladığımızda lider rakip markanın pazar payı %50 idi. İstikrarlı olarak büyüyerek ilk defa 1998 senesinde pazar lideri olduk. Avrupa’da ve Dünya’da Toshiba’nın en başarılı projelerini gerçekleştirdik.

Örneğin, Öğretmen Kampanyası dünyada bir seferde yapılmış en büyük notebook bilgisayar kampanya satışı oldu. Vakıfbank, çağrı merkezimiz ve Yurtiçi Kargo entegrasyonu ile 85bin öğretmenimizin adresine teker teker teslim ettirip en yakın bayi tarafından eksiksiz kurulumunu sağladık. 500bin adet DVD player satışı ise BP şirketi ile yapılmış bir promosyonda yine dünyanın en büyük DVD player satışı oldu. Daha önceki en büyük satış 400bin adet ile Wal-Mart’a yapılmış.

Firmamızı Avrupa çapında ürünler ve servislerde en başarılı firma haline getirmek için çok yoğun çalışıyoruz. Örneğin yakın zamanda taşınabilir bilgisayarlarımız, tablet ve TV’lerimizi ‘No Matter What- Ne Olursa Olsun’ garantisi ile sunmaya başladık. Bu sayede kullanıcılarımız teknoloji yatırımlarını maksimum güvence ile kullanıyorlar yani artık Toshiba ürünlerine ödenen bedel sadece garanti kapsamındaki arızalar değil aynı zamanda hırsızlık, kırılma dahil tüm garanti harici arızalar ve koşulsuz iade, değiştirme imkanı ile tam koruma altında.

Sizi heyecanlandıran başka neler var hayatta? 

Ailem, işim ve otomobil sporu benim için 3 ana heyecan konusu ama ailem başta gelir.

Bunca şeyi bir arada yapabilmek için zamanla aranızın iyi olduğunu düşünüyorum. Zamanı nasıl ikna ediyorsunuz size istediğiniz gibi hizmet etmesi için?

Daha önce belirttiğim gibi teknoloji sayesinde ve hız merakımın katkısıyla birçok işi ve uğraşı aynı anda yönetebiliyorum. Bu konuda ortağım İbrahim Bey’in benden daha başarılı olduğunu da belirtmem lazım. Onun hızlı düşünme ve sistem kurma yeteneği ve tecrübesi, tabi öncesinde analiz edip çözümleme bilgisi sayesinde benim de işim kolaylaşıyor. Aslında her şey bir takım çalışması. Bence hem iş, hem otomobil sporlarında takım olabiliyorsanız, ekibinizi motive edebiliyorsanız işin en önemli yarısını halletmiş oluyorsunuz.

Bildiğim kadarıyla 1 çocuğunuz var. Onun için neler hayal ediyorsunuz?

Kızım 12 yaşında, ismi Ayda. Kafa yapımız ve birçok konuda çok uyumluyuz, huylarımız bile benziyor. Bence yaşının üzerinde bir algı ve gelişime sahip. Aslında günümüz çocuklarının çoğunda durum böyle. Bizden çok daha şanslılar. Çok daha zengin bir öğrenme düzeyindeler. Çocukluğumda biz bir bilgi bulmak için kütüphaneye gitmeyi düşünürken onlar ellerindeki mobil cihazlarla anında her seviyede bilgiye erişebiliyorlar. Ben sevdiği işi yapmasından yanayım. Koruma ve ihtiyacı olduğunda destek olma haricinde hiçbir şeye zorlamak niyetinde değilim.

Çocuğunuz ile birlikte yapmaktan en çok hoşlandığınız şey nedir?

Xbox, PS3, Nintendo’nun fiziksel aktiviteli takım oyunlarını birlikte oynamayı seviyoruz. Tekne ve yüzme de ortak zevklerimiz arasında.

Baba olmak mı zor, genel müdür olmak mı?

Bence ikisi de zor ve sorumluluk istiyor ama baba olmanın sorumluluğu çok ağır. Aynı zamanda tüm çalışma arkadaşlarımı bir aile gibi görüyorum, hepsine her fırsatta bilgi ve tecrübelerimi samimi şekilde aktarmaya çalışıyorum.

Size bir uçak bileti hediye etsem, biletin üzerinde neresinin yazmasını isterdiniz?

Çok istediğim halde yarışma fırsatı bulamadığım Macau veya tatil yapmak için de berrak bir göl veya deniz kenarında, doğanın iç içe olduğu egzotik yerlerden biri olabilir.

Bir yer hayal edin. Sizi çok mutlu eden, huzur veren. Burası nasıl bir yer?

Yukarıda anlattığım tatil yöresi olabilir. Deniz suyu turkuaz renkte ve berrak olmalı, altın kumsal üzerine yemyeşil ağaçlar denize kadar sarkmış olsun. Çevrede dalında meyveler olan ağaçlar, donanımlı bir kulübe veya bungalov ama beton hiç olmamalı. Müzik yerine kuş sesleri ve arka planda yürüyüş mesafesinde küçük bir şelale. Şelalenin döküldüğü yerde tertemiz bir göl. Bunlar olunca teknolojik hiçbir şey olmasın diyebilirsiniz ama ben mutlaka bir internet bağlantısı, Toshiba hibrit ultrabook-tablet, güzellikleri çekebilmek için Toshiba 3D kamera isterim.

İkinci senaryo ise çok çeşitli performans otomobilleri ile dolu bir yarış pisti. Hepsini deneyebilecek Nürburgring Nordschleife tarzı uzun ama İstanbul Park gibi güvenli bir yarış pisti ve yeterince rakip  Alonso, Raikkonen, Vettel Schumacher, Yvan Muller gibi pist ustaları ve Sebastian Loeb iyi olurdu. Takım arkadaşlarım da olursa daha iyi olur özellikle İbrahim Okyay, Kaan Gürgenç, Levent Kocabıyık, Can Artam ve genç yeteneğimiz Kaan Önder. Beni bu spora tanıştıran Ali Gülan zaten koşarak gelir.

Son olarak klasik bir soru. Gelecek ile ilgili planlarınızdan biraz bahseder misiniz?

Otomobil sporlarında Türkiye Şampiyonluğu hedefim vardı, 4 sene üst üste ulaşma şansına eriştim. Avrupa’da podyum hedefim vardı. Son Avrupa Şampiyonası yarışında Salzburg’da 3. oldum. Şimdiki hedefim podyumun en üst noktası. Diğer tarafta genç ve yetenekli pilotumuz Kaan Önder’in gelecekte ülkemizi en iyi şekilde temsil ederek dünya çapında başarılar elde etmesi en önemli hedefimiz. Takım olarak bu sporda ülkemizi dünya çapında tanıtmak istiyoruz.

İş hayatında ise en genel anlamada ülkemizin bilişim alanında gelişimine katkıda bulunmak istiyoruz. Ülkemizi Avrupa’da ve Dünya’da bilişim alanında öne çıkarmak öğrenmeye açık ve rekabetçi genç nüfusumuz sayesinde zor olmayacaktır.