HILLSIDER 85 / BEGÜM ERDEMLİ KARAMAHMUTOĞLU

begum 1

Hillside City Club-Etiler’in içinde yıllar sonra yeniden açılan Daily News restoranın sahiplerinden Begüm Karamahmutoğlu… Ve ne tesadüftür ki; sahip olduğu bu restoran yıllar önce onun stajyer olarak çalıştığı ilk iş yeri! Zerafetinden de anlayabileceğiniz üzere İzmirli Begüm. İzmir Özel Türk Koleji’ni bitirdikten sonra çok isteyerek okuduğu Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olmuş. İletişim Fakültesi’ndeyken hepsi birbirinden değerli Alaaddin Asna, Ünsal Oskay ve Ali Rıza Kardüz gibi hocalardan eğitim aldığı için kendini hep şanslı ve mutlu hissetmiş. Kendisine çok şey kattığını düşündüğü Banu Birkan’ın şirketi BPR İletişim Ajansı’nda çok keyifli bir ekiple ulusal ve uluslararası birçok organizasyonda da görev almış. İş, güç, sosyal hayat, her yere ve her şeye yetişmeye çalışırken son yıllarda bir de minik oğlunun peşinden koşturuyor. Anlayacağınız kıpır kıpır, yerinde duramayan biri Begüm.

İpek Kigan: Yiyecek-içecek sektöründeki yolcuğunuz ilk ne zaman ve nerede başladı?

Begüm Karamahmutoğlu: İlgim çok küçük yaşlarda başladı aslında. Babam turizmci olduğu için çocukluğumuz birçok otelde ve tatil köyünde geçti. Babamın üst düzey yönetici olarak sorumluluk alanlarından biri de mutfak ve açık büfe sunumlar olunca; sabah kahvaltıları, sunumlar, otel içindeki farklı restoran anlayışları ve personel yönetimi konularına hep çok yakındım. Sabah 5’te babamla birlikte otel mutfağındaki kahvaltı hazırlıklarını görmeye gittiğimi bilirim. Üniversiteyle birlikte 1995 yılında staj yapmak için Daily News Restaurant’ta part time olarak çalışmaya başladım ve müthiş keyif aldım. Mutfak, menü hazırlama aşamaları, personel yönetimi, mal maliyetleri kısacası restorancılık hakkında birçok incelik öğrendim. Bununla da yetinmedim, yeme-içme sektörü ile ilgili workshoplara katıldım. Ve öğrendikçe daha çok araştırmaya başladım. Aslına bakarsanız; bence karşılama, ağırlama ve catering hizmetleri bir bütün. Bunları birbirinden ayırmak imkansız. Konuya misafir ilişkileri ve iletişim çalışmaları da eklenince daha profesyonel bir boyut kazanıyor.

Sektörde çok şey öğrendiğim Baget Group Catering ile birlikte yeme-içme faaliyetleri adına bambaşka bir alanla tanıştım. Stad, konser ve büyük alan ikram organizasyonları. Detayı çok olan, koşuşturması bitmeyen bir saha çalışması gerektirmesinin yanında aslında son derece erkek egemen bir iş sahası olan sektörün bu alanından sandığımdan daha da fazla heyecan duydum. Gerçekten çok yoğun ve bir o kadar da yüksek tempolu bir organizasyon silsilesi içinde ulusal ve uluslararası birçok operasyonun içinde yer aldım, bazılarını bizzat kendim yönettim. Büyük ekiplerle çalıştım. Şampiyonlar Ligi Finali Organizasyonu’nda taraftar alanları ve stat içi seyirci catering çalışmaları bizler için, yurtdışı bağlantılı bir organizasyon olması sebebiyle detayı ve yazışma trafiği çok yoğun olan bir dönem oldu. Ama kendi adıma söylemeliyim ki; yeme-içme sektöründeki tecrübelerime bambaşka bir boyut kazandırdı. Yapı olarak söylenmeyi çok sevmem, benim için problem çözmek bu işin doğasında vardır. Bunu en iyi uygulama şansını bu projede yaşadım sanırım.

Buna ek olarak BKM tarafından gerçekleştirilen ‘Kuruçeşme Arena Konserleri’ süresince birbirinden önemli konser organizasyonlarında resmi catering firması olarak hizmet vermek, özel davetleri bire bir yürütmek ve kulis hizmetlerindeki detaylı çalışmalar bana bambaşka bir keyif verdi. Santana, Rihanna, Eric Clapton, Björk, Lenny Kravitz, Kylie Minoque, Michael Bolton, Deep Purple gibi dünyaca ünlü star ve gruplara ek olarak Türkiye’nin en iyi sanatçılarının sahne aldığı Kuruçeşme Arena’da yoğun bir dönem geçirdik, harika anılar yaşadık.begum 2

Daily News restoran yıllar önce Hillside City Club’ın içinde yer alıyordu ve oldukça popüler bir mekandı. Şimdi aynı yerinde yepyeni dizaynı ile tekrar açıldı.

Öncelikle yeniden Hillside Etiler’de olmaktan çok mutluyuz. Haklısınız. O dönemi bire bir yaşamış biri olarak; Daily News-Hillside birlikteliğinin sinema öncesi yemek konsepti anlamında bir ilk ve öncü proje olduğunu söylemek mümkün; ki bu zaten biliniyor. Bizler Daily News olarak; misafirlerimizle o dönemde farklı ve sıcak bir bağ kurmuşuz. Aslına bakarsanız biz bu özel ilişkinin sonraki dönemlerde farkına vardık. Dönem içerisinde gelen istek ve yoğun ilgi bizi tekrar bu projeye yönlendirdi. Markanın bunu hak ettiğini çok uzun zamandır biliyor ve hissediyorduk. Dönemsel olarak restorancılığa ara vererek; kendi kararımızla yeme-içme sektöründe açık olduğuna inandığımız büyük alan catering hizmetlerine yöneldiğimizi belirtmiştim. Biraz önce bahsettiğim gibi; organizasyonlar birbirini izleyince restorancılık biraz daha arka planda kaldı bir süreliğine. Bu ertelemenin belki de bir anlamı vardı. Daily News 14 sene sonra yeniden burada; bambaşka heyecanlarla, ama biriktirdiği anıları da yanına alarak tekrar açıldı.

Daily News’de bizi neler bekliyor?

Yüksek enerjiye sahip bir mekan oldu Daily News. Rahat, samimi ve huzurlu; ambiyans olarak da neşeli ve dinamik. Açılalı çok kısa bir süre olmasına rağmen; misafirlerimizin günün her saatinde rahatlıkla ve keyifle vakit geçirdiklerini iletmeleri bizi mutlu ediyor. Bu, bizim tam da istediğimiz şeydi ve çıkış noktalarımızdandı. Markanın vazgeçilmezi ahşap, sıcaklığıyla yine başrolde. Mekanın dekorasyonu; bizi çok iyi tanıyan, ilk Daily News’un da mimarı sevgili dostumuz Emre Özgüder’e ait. Menüde herkesin kendi damak tadına dokunacak lezzetlere yer vermeye çalıştık. Bir mekanın kendine özgü lezzetleri, onu farklı kılan tatları mutlaka olmalı diye düşünüyorum. Dönemsel olarak menümüzde yenilikler de yapacağız, farklı lezzetlere ve değişikliğe açık bir ekibiz.

Menü belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz? Daily News’un en sevdiğiniz lezzeti hangisi?

Menüyü belirleme safhası öncesi ciddi bir araştırma dönemi yaşıyoruz öncelikle. Tecrübelerimize ek olarak; takip ettiğimiz yayınlar, yeni trendler, beslenme alışkanlıklarındaki değişim ve gelişimi mutlaka inceliyor, kendi aramızda yaptığımız toplantılarda değerlendiriyoruz. Misafirlerin istek ve beklentilerinin yanı sıra; yeme-içme alanındaki yenilikler, sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı sağlıklı beslenmeyle ilgili detayları da dikkate alıyoruz. Menüde çeşitlilik önemli bir konu. Misafirlerin günün her saatindeki beklenti ve tercihlerine uygun seçenekleri sunmak için istekleri mutlaka dikkate alıyoruz. Bazen bu durum öngörü sonrası tecrübe ile de harmanlanıyor. Menüde eklemeler, değişiklikler de beklentilerle birlikte şekilleniyor.

Menüyü belirlerken; misafirlerimiz için klasikleşmiş tatları korumaya ama menüyü yeniliklerle zenginleştirmeyi ön planda tuttuk. Misafirlerimizin vazgeçemediği tatlardan Daily News Monaco, Bonfile Provançale ve Daily News Pizza gibi klasiklerimizi menüye koymama gibi bir şansımız zaten yoktu. Benim olmazsa olmazlarım Bonfile Provançale ve pizzalardan da Rustica. Bonfile Provançale etiyle, sebzesiyle ve sosuyla, iki kişinin paylaşabileceği şekilde, özel bir sunumla geliyor. Bresaola ve roka sevenler ise mutlaka Pizza Rustica’yı denemeli…

Daily News için büyüme planınız var mı? Yoksa tek yerde ve özel olarak kalmayı mı tercih ediyorsunuz?

Özel hayatta olduğu gibi iş hayatında da planlar belli bir noktaya kadar tasarlanabiliyor. Bunu belirleyen birçok faktör var. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal durum, sektördeki ihtiyaçlar ve yeni açılımlar, sektörü etkileyen birliktelikler bunda önemli rol oynuyor. Şimdilik böyle bir uzun vadeli planımız yok ama gelecek günler ne gösterir onu da bilemeyiz tabi ki.

Yoğun çalışma temposu gerektiren bir işiniz var. Bir anne olarak bu tempoda hem çalışmayı hem de çocuğunuzla ilgilenmeyi nasıl başarıyorsunuz? Bunun püf noktalarını bizimle paylaşır mısınız ?

Hamileliğimin altıncı ayına kadar çok yoğun çalıştım. İkram ve davet organizasyonlarının en yoğun dönemleriydi ve doktorum artık o ay itibariyle dinlenmem gerektiğini söyledi. Önce kendimi çok büyük bir boşluk içinde hissettim, koşuşturmayı bırakınca da aslında ne kadar yorulmuş olduğumu fark ettim.

Oğlum Berk doğduktan sonra yaklaşık üç sene işlerimi hayli hafiflettim ama asla işten kopmadım. Şunu belirtmem gerekiyor ki; önceliğim oğlumun mutluluğu ve onunla gerçekten her anın keyfini çıkarmak. Bu dönemlerin bir daha geri gelmeyeceğini o büyüdükçe daha net görüyor ve hissediyorum. Ama işimi de çok seviyorum. Denge kurmaya çalışıyorum. Sanırım bunun en önemli püf noktası günü iyi planlamak. İşle ilgili mutlaka bir öncelik sıralamam vardır. Berk’in okulda olduğu saatlerde daha aktif çalışıyorum. Onunla geçireceğim zamanlarda ise tamamen yaptığımız aktiviteye ya da geçirdiğimiz ortak zamana focus oluyorum. Berk’i okula mutlaka ben bırakıyorum ve ben alıyorum. O saatlere toplantı koymamaya gayret gösteriyorum. Arkadaşları ile birlikte zaman geçirdiği önemli sosyalleşme anları olan doğum günleri, özel kutlamalar ve partilerde birlikte çok eğleniyoruz. Berk’le en doğru iletişimi kurmak, onun beklentilerini kendi dilinden daha iyi anlayabilmek adına; iç sesime güvenmenin yanı sıra çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda danışmanlık alıyorum. Etkili anne-baba olmak adına gerçekleştirilen eğitimlerin önemine inanıyorum. Okuldaki seminerlerin de düzenli takipçisiyim.

İlerde çocuğunuzu sevdiği mesleği bulabilmesi için nasıl yönlendirmeyi düşünüyorsunuz?

Bununla ilgili en önemli etken; çocuğun ilgi alanı, dönem içerisinde geliştirdiği kabiliyet, yatkınlık ve yöneldiklerini dikkate almak sanırım… Açıkçası oğlumuz henüz küçük olduğu için konuyu çok detaylı değerlendirmedik ama genel bir fikrim oluşmaya başladı. Elbette ki anne babalar olarak bizler; sosyal aktivitelerin yanı sıra çocuklarımızı birçok spor dalına, müzik enstrümanına, sanatsal aktiviteye yönlendirmeye çalışıyoruz. Ama meslek seçimi daha ileriki yaşlarda başka disiplinleri de beraberinde getiriyor. Bunda çocuğun analitik, sayısal, sosyal ya da dilsel zeka gibi yatkınlık konuları son derece önem kazanıyor. Ben şahsen bu konunun çocuğa ve yaşa özel olarak belirlenmesinin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Mutlaka ki doğru yönlendirmeler ve profesyonel bir bakış açısından alınan görüşle de doğru noktaya daha kolay ulaşılabilir.

Hillside City Club gibi önemli bir spor merkezinin içinde bir restoran sahibi olmanın kişisel olarak en büyük faydası istediğiniz zaman spor yapabilme özgürlüğü ve imkanıdır herhalde. Kulüpte hangi sporları yapmayı seviyorsunuz?

Keyifli ama koşuşturması bol olan bir dönemdeyiz. Zamanı iyi planlamaya çalışsam da henüz spora vakit ayıramadığımı üzülerek fark ediyorum. Ama çok haklısınız. Hillside’ın içinde bir işletmeniz varsa; spor kaçınılmaz olmalı. Sporun hayatımda daha çok olması gerekliliğine inanıyorum. Sanırım ben de en kısa zamanda yoğun iş temposundan sıyrıldığım zamanlarda Hillside’da doğru yönlendirme ve programla en kısa zamanda spora başlayacağım.

Ama en sevdiğim sporlar diyorsak yüzmeyi ve yürümeyi çok seviyorum. Her iki sporu yaparken; beynimin tamamen rahatladığını hissediyorum. Adeta meditasyon gibi benim için. Hamileliğim süresince hamile yogası yaptım, çok da faydasını gördüm. Sonrasında da ara ara devam ettim ama yoğun iş temposundan sürekliliğini sağlayamadım. İsteğim ve dileğim yogayı en kısa zamanda hayatıma tekrar düzenli olarak sokabilmek. Umarım başarırım.begum 3

Bir kadın olarak alışveriş yapmayı sevdiğinizi düşünüyorum. En çok ne alışverişi yapmaktan hoşlanırsınız? Nerelerde alışveriş yapmak sizin için daha keyiflidir?

Alışveriş yapmayı tabi ki severim ama önceliklerim arasında çok da başı çekmiyor. Spontan alışveriş daha hoşuma giden bir şey sanırım… Klasik ve sade bir stilim var. Aldığım parçaları uzun süre kullanabiliyorum, trendlere çok bağlı kalmadığım için… Kıyafet kombini yapmayı severim. Yoğun ve koşuşturmalı bir iş hayatım var. Bu tempo içerisinde kendimi gün içinde rahat hissedeceğim tarzda giyinmeyi tercih ediyorum. Sanırım Yunan Adaları’ndaki ufak butiklerden yaptığım alışverişler bana en çok keyif veriyor. Bazı olmazsa olmaz yerlerim var. Yaz insanıyım. Panama şapkalar, uzun elbiseler, hasır çantalar ve her türlü aksesuar, adalardan her sene bıkmadan alacağım parçalar arasında…

Dünyanın hangi şehri kendinizi en ait hissettiğiniz yerdir?

İzmir… Her ne kadar eğitim amaçlı erken yaşta İstanbul’a gelmiş olsam da; kendimi en ait hissettiğim yer orası. İzmir benim için halen aile, yuva, çocukluğum, geçmişim ve samimiyet demek. Her köşesinde anılarım var. İzmir’in dokusunu, insanını; İzmirli’nin hayata bakış açısını çok seviyorum. Orada doğup büyüdüğüm için de kendimi çok şanslı hissediyorum. Çok mutlu, güzel, dolu dolu bir çocukluk geçirdim çünkü…

Bugün, şimdi size bir uçak bileti versem üzerinde hangi ülkenin isminin yazmasını isterdiniz?

Tayland bileti olabilir pekala… Keyifli de olsa yorucu bir dönem geçirdim Daily News’un kurulum aşamasında… Bangkok Mandarin Oriental’ın spasında üç gün boyunca yenilenmeye ve Chatuchak Pazarı’nda tüm gün alışveriş yapmaya hayır demem açıkçası…

Uçakta yanınıza okumak için hangi kitapları alırdınız?

İlham ve yaşama sevinci veren kitapları seviyorum. Biyografi ya da yaşam deneyimlerini içeren yaşanmış hikayeler her zaman ilgimi çekiyor. Oprah Winfrey’nin “Artık Biliyorum”u ile Gülriz Sururi’nin “Zefiroz: Edebi Gençlik Rüzgarı” kitapları bence uçak yolculuğuna eşlik etmek için iyi birer alternatif…

Gelecek hayallerinizi neler süslüyor?

Gelecekle ilgili plan ve program yapmayan biriyim. Ama hayal kurmayı severim. Hayallerin tılsımına inanırım. Ailemle, sağlıklı ve huzurlu olmak ve sevdiğim işi yapıyor olmaya devam etmek en büyük dileğim…