HILLSIDER 78 / GÜÇ, CESARET VE HAYKIRIŞ… BERNA NARMANLI ARPACI

h78Sıcacık, içten, başarıları ve hayranları her gün katlanarak artan bir resim sanatçısı Berna Narmanlı Arpacı. Ona sunulan sihirli bir fırçayı bütün insanlık için kullanmayı isteyecek kadar geniş yürekli. Resim yaparken hissettiklerini öyle derin anlattı ki bu konuda hiç bir özel yeteneğim olmamasına rağmen ben bile onun gittiği yerlere gidebilmek için resim yapmayı ister oldum.

Duygularının yumuşaklığı kelimelerinde… Okuduğunuzda siz de cümlelerinin içine gizlenmiş sevgi titreşimini hissedeceksiniz. Buyrun…

 

İpek Kigan: Bildiğim kadarıyla uzun bir profesyonel yaşamdan sonra başlamışsınız resim yapmaya. Nasıl keşfettiniz içinizde uyuyan arzuyu?

Berna Narmanlı Arpacı: Evet, halkla ilişkiler, dergicilik ve öğretmenlik gibi farklı alanlarda çalıştım. Profesyonel olarak resim yapmaya başlamadan önce uzun yıHillsider_1llar dergiler için still-life çekimler gerçekleştirdim. Resim de zaten uzun yıllar hobi olarak yaptığım ama iş olarak yapabileceğimi nedense hayal bile edemediğim bir şeydi.

Resim yaparken gittiğiniz gerçeklik nasıl bir yer?   

Resim yaparken ‘kendime’ gider gibiyim. Bu daha çok içsel bir yolculuk. Aynı zamanda sınırların olmadığı olabildiğince özgür bir alan. Ne kadar coşkulu, heyecanlı bir yapım olsa da, resim yaparken gittiğim gerçeklikte her şey biraz daha yavaş, sessiz ve sakin. İç dinginliğime ulaşabildiğim bir yer orası. Mutlu ve rengarenk.

Birçok resminizde kanat veya kanadı betimleyen figürler olduğunu fark ettim. Kullandığınız kanatlar bize neyi anlatmak istiyor?

2010 yılındaki ilk kişisel sergimin adı ‘Kanatlanma’ idi. İstenilen bir şeyin kıyısında durup, size bunun mümkün olamayacağını söyleyen iç veya dış fısıltılara kulak asmadan, bu fısıltının daha derininde yatan bir gerçeğe odaklanışın bir sonucu idi ‘kanatlanmak’.

Resim yapmak duyguların bir çeşit dışa vurumu. En çok hangi duygu sizi resim yapmaya yönlendirir?                                                                        

Sanırım kendime dönme duygusu. En yakın arkadaşınız olan kendinizle baş başa kalma ihtiyacı yani.

Hep merak etmişimdir. Bir ressam resimlerinin satılmasını içsel anlamda ister mi, istemez mi? Resimlerinizin satılması sizde nasıl hisler uyandırır?  

Hillsider_1Açıkcası benim de kafamda zamanla oturtabildiğim bir konu bu. Aslında profesyonel olarak bu işi yapmaya başladığım ilk dönemde, resimlerimin satılmasının ne kadar heyecan verici olacağını düşünmüştüm. İlk sergim öncesi bir resmimi kaldırıp taşırken, resmime sarılır gibi oldum bir an ve onlardan ayrılmaya hazır olmadığımı fark ettim. Daha sonraları bu duygu yumuşuyor.

2 çocuğunuz var. Sanata eğilimleri var mı?

Evet, var. Zaten bütün çocuklar çok güçlü birer sanatçı gerçekten. İnsanlar çocukluk dönemlerinde yaratıcılıklarını çok daha doğal bir şekilde ortaya koyuyorlar.

İlhamınızı destekleyen şeyler nedir hayatta? Size zevk veren, mutlu eden şeyler?

Aşk; aşk ile yaptığım her şey. Ailem. Doğa, camın önünden kelebek geçmesi, ağacın dalına çok güzel bir kuşun konması, ay ışığı, denizin dalgaları ya da şarkılar.

Nerede olursa olsun, duyduğunuzda içinize kadar işleyen bir şarkı veya beste var mıdır?

Çok fazla şarkı ya da beste var; müzik dinleyerek resim yapmak en sevdiğim şeylerden biri çünkü müzik insan ruhuna ulaşan en güçlü sanat dalı bence, insanı hemen etkisi altına alıyor. Örneğin Ferzan Özpetek’in film müzikleri de beni duygusal olarak her zaman besler. Atölyemde lounge ya da soft jazz müzik dinlemek de beni çok keyif aldığım bir duyguda tutuyor.

Dünyanın hangi şehri size bir ev kadar sıcak, yakın ve tanıdık gelir?

İstanbul! Evet bunu kastetmediğinizi biliyorum ama bir ev kadar sıcak dediğiniz için başka bir şehir düşünemiyorum. Amerika’da, özellikle New York’ta, kendimi çok tanıdık bir yerde hissettiğimi söyleyebilirim. Bir diğer şehir de Roma. Bu şehrin enerjisi bana çok yakın gelir.

Yakınlarda açmayı planladığınız bir sergi var mı?

Nisan ayında Dallas’ta Alto 211’in yeni galerisinde üçüncü kişisel sergim olacak. Tophane’de açılan Cote Deco’da geçen Eylül’den beri resimlerim sergileniyor. Yeni resimlerim ile bir açılış yapacağız ve sergi devam edecek. Ekim ayında ise, Karaköy’de atölye sergisi yapmayı planlıyorum.

Dünyayı değiştirebileceğiniz bir fırça versem elinize, tek bir hakkınız olduğunu söylesem, neyi değiştirirdiniz?

Hillsider_1

Bunun cevabı çok net. İnsanların kalbini daha fazla sevgi ile doldururdum. Bunu yaptıktan sonra, başka bir şeyi değiştirmeye, düzeltmeye gerek kalmazdı çünkü. Savaş da olmazdı, birbirine, doğaya ya da hayvanlara zarar veren de… Koruma ve yardım etme içgüdüsü ağır basardı.

Berna Narmanlı Arpacı: Berna Narmanlı Arpacı, 11 Temmuz 1971 yılında İstanbul’da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi ve Marmara Üniversitesi’nden mezun oldu. Sanat hayatına 1993 yılında Ayfer Karamani’nin atölyesinde seramik çalışmalarıyla başladı. İngilizce öğretmenliği, halkla ilişkiler ve dergicilik deneyiminin ardından, lise yıllarından beri hobi olarak sürdürdüğü resim çalışmalarını 2009’da profesyonel olarak yapmaya başladı. 2010 yılında Artium Art Gallery’de gerçekleşen ‘Kanatlanma’ adlı ilk sergisinden itibaren, birçok kişisel ve karma sergilere, yurt içi ve dışında fuarlara katıldı.